Benim için yaz demek sabahları kitap, akşamları dizi demek.
Dizi olarak geldiğimden bu yana Sense8'i bitirdim ve yoğun ısrarlar sonucu Fi'yi izlemeye başlayıp üstelik bayılarak da yarıladım. Son haftalarda okuduğum kitaplara gelince, onlar da aşağıda.
İlki çok sevdiğim Haruki Murakami'nin Sputnik Sevgilim romanı. Bu kez sonlara doğru fazla koptum sanırım. Yani klasik sonları, hatta sonları olmayan kitaplar yazdığını biliyorum Murakami'nin ve o ucu açık bitişleri de seviyorum ama burada, o kendini bulma kayboluşu içinde konsantrasyonumu bozan başka bir şeyler vardı sanki. Yani kısacası kısa bir roman olduğu için daha ne olduğunu anlayamadan bitiverdi, ama uzun olsa belki bayılamayabilirdim kendisine. Belki de artık çok bariz Murakami temaları görmekten sıkılmış olabilir miyim? Olamam herhalde ya, olmayayım yani. Ama şu kuyu hikayesi bile "ben bu kitabı okumuş muydum acaba" hissine yol açtı diyebilirim.
Aslında üç kişiyi birbirine bağlayan bir aşk hikayesi dense de bence en çok Sumire'nin kendini bulma yolculuğu olan bu romandan sevdiğim birkaç alıntıyı paylaşayım:
* Her konuda böyledir; en faydalı bilgi, deneyimleyerek ve bedelini ödeyerek edindiğindir. Kitaplardan edindiklerin değil.
* "Ben olsam o pası vermezdim" diyeceğim tarzda pasları gördükçe başımı sağa sola sallayıp iç çektim. İnsanın hiç tanımadığı birinin hatasını eleştirmesi çok kolay bir şeydi ve de kendini iyi hissettiriyordu.
İkinci okuduğum kitap ise bana göre günümüzün ilham verici hikayelerinden biri: Rotasız Seyyah. Uzun zamandır aynı adlı sosyal medya hesaplarından takip ettiğim Mehmet Genç'in yol hikayelerinden oluşan kitabı. Gezmeyi sevmek başka Rotasız Seyyah gibi bir gezgin olmak başka bir şey. Her ne kadar severek takip etsem de hangi yaşta olursam olayım sırt çantalı, böcekli-akrepli, aylarca yollarda olunan, hostellerde, kimi zaman bir yerli kabilesinin saman çatılı kulübesinin tahta zemininde uyuyarak geceler geçirilen geziler hiçbir zaman benlik olmadı tahmin edersiniz. O kadar maceracı değilim ve olamam. Ama o gezilerden inanılmaz lezzetler ve deneyimler elde edileceğini tahmin edebiliyorum. O yüzden Mehmet Genç'in hikayelerini ilgiyle okudum. Bana bir film karakteri gibi fantastik, ilginç ve keyifli geliyor yaptıkları.
Ayrıca işin maddiyat tarafıyla değil deneyim ve keyif tarafıyla ilgilenen biri olduğu çok belli olsa da bence günümüzün azim ve başarı örneklerinden de biri olduğunu düşünüyorum. Sponsor bulana kadar verdiği uğraşlar, takipçilerinden gelen maddi desteklerle yaptıkları, hatta kendi gezi deneyimleri dışında bunları gittiği yerlerde iyiliğe dönüştürmesi gerçekten takdir edilesi bir yaşam sürdüğünü gösteriyor. Her şeyden önemlisi de samimi olduğu anlaşılıyor. Bence bu dönemde böylesini bulmak en zoru. Helal olsun ve yolu açık olsun.
Şu an Kırgızistan'da 7134 metrelik Lenin Zirvesi'ne tırmanmak için dağlarda meydan okuduğunu biliyor ve ona buradan bol şans gönderiyorum. Bu dönem gençlerinin böyle ilham verici hikayelere ihtiyacı olduğunu düşünen bir tek ben değilimdir bence.
Keyifli okumalar.
2 yorum:
Bahsettiğin tür gezginlik bugünlerde benim de kafama takılan bir konu:) İlk başta heves uyandırsa da zannediyorum IG'de takip ettiğim bazı hesaplar nedeniyle bu şekil bir gezgin olamayacağıma karar verdim:) Gezerken bazı şeyleri görmezden gelmeye kendimi alıştırmış olsam da fazlasıyla spontane durumlar, hijyen konusu, karşına çıkan insanların ne huyda olduğunu bilememek gibi şeyler beni aşar sanırım. Yapana saygım sonsuz, o ayrı.
Aynı kitapları okumuş olmak ne güzel :) Eskisi gibi yazmıyor olsam da, Blog okumayı halen çok seviyorum. Ortak paydamızın olduğu insanların varlığı iyi hissettiriyor. Sputnik Sevgilim okuyalı oldu biraz ama Rotasız Seyyah yeni bitti. İkinci kitabını hazırlıyor diye biliyorum umarım okumak kısmet olur.
Mehmet Genç'i bende keyifle İnstgramdan takip ediyorum. Zirve haberini alırız inşallah.
Yorum Gönder