Pera'nın Zamanı

Kumbaracı50'nin Pera Palace Hotel Jumeirah'ın (ama ben bundan sonra kendisinden Pera Palas olarak söz edeceğim, çünkü daha güzel geliyor kulağa ve göze ;) ) çeşitli odalarında ve balo salonunda gerçekleştirdiği interaktif oyunu Pera'nın Zamanı'nı çok merak ediyordum. Bu yüzden 22 Kasım akşamı bu farklı deneyimi yaşamak üzere Pera Palas'ta olduk. Her köşesi tarih kokan, anı dolu böyle bir mekanda nasıl hikayeler izleyeceğimizle ilgili merak içindeydik tabi ki. Bellboy'lar (oyuncu olanları tabi ;) ) kulaklıklarımızı dağıtmak üzere bizi dördüncü kata yönlendirmeden önce bu güzel otelin lobisine, giriş katındaki barına ve dinlenme köşelerine göz gezdirme, her detayın tadına varma fırsatımız oldu biraz. 


Detaylar ve tarihe geçmeden önce oyundan bahsetmeliyim tabi. Açıkçası tiyatro oyunu olarak değerlendirecek olursam çok beğenmediğim ama farklı bir interaktif deneyim olarak "hiç de fena değil" diyebileceğim bir performanstı bu. Bir zamanlar burada konaklamış olan Agatha Cristie, Ernest Hemingway, Greta Garbo, Franz Joseph gibi dünyaca ünlü otel misafirlerinin odalarına ayrı gruplar olarak doluşarak izlediğimiz performanslardan oluşan oyunda belli bir hikaye, bütünlük falan yoktu. En son Grand Pera Balo Salonu'nda tüm oyuncular ve seyirciler bir araya toplandığımızda bile çoğu kişinin kafasında biz neden oradan oraya gidip durduk acaba otelde düşüncesi oluşmuş gibiydi. ;) Ama yine de görmeye değer mi? Bence değer. O koridorlarda ve odalarda sıkışıp kalmış hikayeleri bahar temizliği yaparak özgür bırakan bellboy'lar eşliğinde otelde dolaşmak her halükarda ilginç bir deneyim. Öneririm.  


İlk kolajdaki fotoğrafta o nefis vazo çiçekleriyle dolu masanın olduğu salon Yol Ayrımı'nda Şener Şen'in o can alıcı konuşmayı yaptığı salondu. Hafızamda tüm tazeliğiyle dururken kendisini bir de canlı görmek çok güzeldi. Her bölümün kristal avizeleri, aplikleri, kadife koltuklarla döşenmiş köşelerine bakarken merdivenlerden yuvarlanmadığıma şaşırıyorum. İkinci kolajda eski tip concierge ve house phone'ların tatlılığına ne demeli? Tarihi asansör zaten otelin baş rol oyuncularından ama ilk kez gördüğüm o yazar kasa (sağ üst) ve Orient Express ile gelen otel misafirlerini Sirkeci Garı'ndan otele taşımak için kullanılan tahtırevanın (üst sıra ortadaki foto) güzelliği?

Korunması açısından burayı da iyi ki Dubaili Jumeirah grubu almış diye sevinmeli miyiz, yoksa neden Pera Palas adıyla Türk bir grup tarafından orijinal haliyle korunup, tanıtılıp, işletilmiyor diye üzülmeli miyiz bilemedim. Neyse, artık böyle şeylere hiç takılmadan var olan güzelliğin tadını çıkarmaya bakmayı öğreniyorum yavaş yavaş bu hayatta, bu ülkede. Hiç de fena olmuyormuş, tavsiye ederim. 

İyi seyirler. 

2 yorum:

Turgay Aksoy dedi ki...

Bize ait güzellikler biz koruyamıyoruz. Yabancıların alması bu yönden daha iyi galiba:)

Imge dedi ki...

Ne yazık ki aynı fikirdeyiz Turgay Aksoy..